Handan Kaygusuzer 1999’dan beri yürüttüğü,
lokantadan çok kendi evi gibi gördüğü, “Beğendik Abi”yi ve Urla’ya olan
sevgisini, anneannelerden alıp torunlara ulaştırmaya çalıştığı değerleri ve
lezzetleri Festival Türk’e anlattı.
Anne
yemekleri gibi
“Beğendik Abi”nin eski bir ruhu taşıyan, eski
ama eskimeyen yemekleri yeni nesillere ulaştırmayı amaç edinmiş bir lokanta
olduğunu ifade eden Handan Kaygusuzer, “Büyük anneannelerimizin ruhları, benim
yemeklerimde yaşıyor. Yaşlı bir amca yemeklerimi yediğinde, “annemin yemekleri”
gibi dediğinde, yaşadığım mutluluk ve iç huzurunu hiçbir şeye değişemem” dedi.
Nesilden
nesile geçiyor
Daha önce ev hanımı olan Kaygusuzer, bu
mesleğe 32 metrekarelik bir alanda, dört tane masayla ve evden getirdiği fırınıyla başladığını
belirterek “Daha sonra müşterilerim oldu hem de Urla dışından, ismimi ve
yemeklerimin methini duyup gelen insanlar. Medya da çok destek oldu tanınmam
konusunda. 1999 senesinden beri, bütün aile fertlerimle birlikte çalışıyoruz.
Otların hepsini eşim topluyor, ben de bu güzel yemekleri yapıyorum. Mevsime
göre, hangi ot yetişiyorsa onunla yemeklerimizi yapıyoruz. Tabi ki geleneksel
et yemeklerimiz de var ama daha çok ot yemekleri yapıyoruz. Şimdi oğlum bayrağı
benden devraldı. Bu güzel dekorasyonunda da sahibi olan oğlum, artık
lokantamızın işletmesini de üstlendi” dedi.
Başarının
sırrı: Doğruluk
Başarısının sırrını, hiç taviz vermeden,
malzemeden ödün vermemek, çizgisinden dışarı çıkmamak ve ne olursa olsun
şımarmamak olarak açıklayan Kaygusuzer, “Ben doğru oldum, doğruya inandım ve
doğruyu yaptım ve bu anlamda işlerimde doğru gitti. İkinci bir şubeyi açmayı
hiç düşünmedim, düşünmeyeceğim de. İstiyorum ki küçük kalayım ama hep özel
kalayım. Medyaya çok teşekkür ediyorum. Hep yanımda oldukları ve beni
destekledikleri için” şeklinde konuştu.
Urla’ya
yemekleriyle sahip çıkıyor
Doğma büyüme Urlalı olduğunu ifade eden
Kaygusuzer, “Urla olağanüstü bir geçmişe sahip bir yer. Zamanla büyüdü,
kıyısına çevresine sahiplendiler. Bense yemeklerini yaşatarak değerlerine saip
çıkıyorum. Taşıdığım bu misyon gereği Urla ilk başta “Slow-food” ile öne
çıkmalı ve asla binalaşmamalı diye düşünüyorum. Çünkü, bir kenti ön plana
çıkarmak hep bir şeyler satmakla ilişkilendiriliyor ve o kentin tanıtımı fazla
ticari hale geliyor. Biz mevcut değerlerimizle tanınmalıyız” diyerek şunları
ekledi “Geçtiğimiz günlerde hep birlikte kutladığımız “Mart dokuzu” ile bahara,
bir çok lezzetle merhaba dedik. Bu etkinliği de gelenekselleştirmeyi
hedefliyoruz. Amaç gelecek nesillere bu
lezzetleri tanıtmak.”